Mutluluk hayatın en tabi kaynağı olduğu gibi en kaypak kaynağıdır..
Yaramaz bir çocuk gibidir, ordan oraya zıplar, ordan oraya. Sabun
gibidir mutluluk, içini temizler ama elinden kaydımı tekrar elde etmesi
de yetenek ister. Alışkanlık yapar mutluluk, o kadar seversinki o
halini, çikolataya bile anlamlar yüklerken bulursun kendini.
Ama basit işlemle anlatmak gerekirse bunu okuyor olman bile mutlu olmaya yetmelidir. Bu işin en kısa ve anlamlı özetidir...
İnsanlar
büyüme dönemlerine göre farklı farklı mutluluk kaynaklarını
oluştururlar. Bebeklikten bu yaşımıza kadar bir sürü kaynağımızı
tüketip, yeni kaynaklar elde ettik. Sömürgecilik ise en ala sömürgeci
biz insanoğlu değil mi?
Bazımızı da mutsuz olmak mutlu
etti. Çünkü onlar bu melankolik halden üretme yoluna girdi. Mesela Emre
Aydın, Halil Sezai ve Teoman gibi adamların nasıl bir yıkım yaşadığını
merak etmiyor değilim. Ama bu yaşananlarda onları konuşmamıza sebep
verdi. İşte mutsuzluktan mutluluğa tümden gelip tüme varım da böyle bir
şey...
Mutluluk için gerekli olan şey iki farklı yolun
kesişmesidir. Ama bu yol kesişmeyip mutluluğa çıkmıyorsa, bilmeniz
gerekir ki siz de o yolda yürümemişinizdir. Yanılmış, bunalmış, tükenmiş
olabilirsiniz ama asla yetinmiceksiniz..
Bugünlerdeki
tek mutluluk kaynağım Şehzadem. 1.5 Aylık İran kedisi. Hayatımda bir devir kapanıp yeni bir devir açıldı. Ülkenin Cumhuriyet ile
yönetildiğini öğrendiğim günden bu yana yaşadığım en büyük devrim. Çünkü
o gün Şehzade olmadığımı öğrendim.
Ama ben hep inat
edip kendimi buna inandırdım. Gerekirse Manisa beyi olmak için yola bile
koyulacaktım. Deli bu adam dememeniz için kısaca açıklayayım; bakın bu
eğlence de benim mutluluk kaynağım. Aslında bu kadar basit. Kendinizle
eğlenebildiğinizde her şeyi yarılamış bazı şeyleri aşmış ve önünüze
gelene ilk tekmeyi vurmuş oluyorsunuz. Bazen geri kalan 99 tekmeye gerek
bile duymuyorsunuz.
Sabahları onunla uyanıyorum, uykusu geldiğinde kucağımda buluyorum, anne sütünü hazırlıyorum ve çok mutluyum...
Ama
Şehzadeye gelene kadar sıralamam gereken o kadar çok şey var ki...
Hangisinden başlayacağımı bilmiyorum. Nefes almak zaten her mutluluğun
temeli. Emin olun ki sahip olduğunuz bir çok imkan, bazı insanların
ellerini açıp Allah'dan dilediği dilek... Ama bizim elimizde olduğu için
kıymetsiz nimet...
Eğer hala mutsuzluğu ve yalnızlığı içinizde hissediyorsanız, siz mutsuzlukla mutlu olanlardansınız...
Şükür önemli şükret, ya olmasaydı nefes, sabret...
Yakın bir zamana kadar çok mutsuzdum ama şimdi mutluyum...Sanırım formülü buldum...Yazınızı çok beğendim tespitleriniz o kadar doğruki okurken gül doğru yoldasın dedim.
YanıtlaSilBaşarılar
tespit doğru, çok güzel bir yazı gerçekten...
YanıtlaSilmutsuzlukla mutlu olanlardanım ama bunu nasıl yeneceğimi bilemiyorum : (
Doyacak kadar aşın varsa,
YanıtlaSilbaşını sokacak bir damın,
insanoğluna kulluk etmiyorsan,
başkasının sırtında değilse geçimin,
tamam, güneşli günler içindesin.
ya bu şehzade nasıl güzel bişidir... yumak gibi şapşal,yazın için tebrik ederim önümüzde olupta görmediklerimiz çok fazla.
YanıtlaSilMutluluk üzerine o kadar resim yapıldı ve yazıldı çizildi ki. Hiç birinde göremedim kendimi, ta ki bir gün "fark"ında oluncaya kadar...
YanıtlaSilHerkesin yanında olduğu için iyiki dediği biri olması lazım ben bu yazınızı yeni okuyorum ama sanki hep okumuşum...
YanıtlaSilaykut ogut kitabinda der ki mutluluk olaylarin sonuclarina bagli olmayan hep suregelen bir durumdur. Olaylarin yasananlarin sonucunda hissettigimiz tatmin duygusudur. Blogunuzu bugun kesfettim ilk yazinizdan beri okumaya basladim ve o andan itibaren yuzumdeki gulumseme beni fazlasiyla tatmin ediyo, gecenin 2sinde yatakta akilli telfonu gozumun icine sokarak okuyorum yazdiklarinizi ve yanlislikla geri tusuna basmama ragmen yazdiklarim yerinde durabiliyotsa ve kaldigim yerden yazmaya devam edebiliyorsam sebebi hep mutlu olmam... :) :)
YanıtlaSil