5 Nisan 2012 Perşembe

Gel vatandaş gel !

Merhaba okur, umarım iyisindir :)

Yoğun ve yorgun bir günün ardından eve gelip, 'ulan bu akşam erken yatıcam' diye yemin ettiğin halde gece 01:00 olmadan uyumayacağını şimdiden söylemek isterim. Bu akşam dizilerden ne var bilemem, dizi izlemeyeli çok uzun zaman oldu. Ama arka sıradakiler ve arka sokakların devam ettiğine eminim. Diziyle birlikte göreve başlayan polis emekli oldu, bunlar hala yat yere yat yat. 

Size bu akşam kelebekler, böcekler, şiirler ya da yüzünüzü güldürecek cümleler kuramayacağım...

Bu akşam yazmak istediklerim sadece EFE...

5 yıl önce....

Hayatımın en hızlı dönemiydi. Sorumluluk yok, hayat güzel, ortamlardan ortama akıyorum. Yakışıklıyım, egoluyum, sultanlara selam vermiyorum. Altımda arabam kafa nereye ben oraya... Ama şuan bu yazdığım bölüm için kendi insanlığımdan af diliyorum. Çünkü ben sonu olmayan bir denizde hep kulaç atmışım. Ne çok boş zaman geçirmişim, ne boş şeylere takmışım. 

Hayat bizleri hep en ince çizgimizle terbiye ediyor. Her şer bir hayıra, her hayır da bir şere dönüyor.

Babam rahatsızlanana kadar bunlardan hiç haberim yoktu. Kimse zaten konduramıyor kendisine, çevresine, ailesine...

KANSER !

Artık ailenin başında, evini geçindiren, sorumluluk sahibi, bir dünya borcun da sahibi bir adamdım. Ticaretle uğraşan babamın işlerinin başına geçtim. Sabahları şirkette, akşamları hastanedeydim. Tam tamına 3 ay...

Yılmaz Erdoğan'ın da dediği gibi 'Adamı adam eden adam gibi hüzünlerdir' Ben bunu anladım.

Hastane psikoloji  yatana ayrı, çekene ayrı dertdir. Tüm ziyaretçiler gittikten sonra dertlerin sahipleriyle başbaşa kalırsın o soğuk hastane bahçelerinde .. 
En zoruda güçlü olmaya çalışmaktır. Olmak zorundasındır ama olamazsın, ağlamak istersin annene kıyamazsın...

Kardeşin gibi olur diğer hasta yakınları. Dert aynı, çile aynı, kader bir çoğuyla aynıdır.. ve her akşam sorarsın,  ' Bugün nasılsın ? '

Hastane bahçesinde hüngür hüngür ağlayan birini tanıdım ben. Daha 20 yaşında adı Merve...

Babasının bağlı olduğu makinanın fişinin çekilip çekilmeyeceğinin kararını vericekti o gece !

Bunun nasıl bir şey olduğunu düşünemiyorum bile...

Geçirdiğim o kadar sıkıntılı, o kadar sancılı günler bana babamı sağlıkla getirdi...

Benim babam bunları yaşadığında daha 48 'indeydi... ya EFE ?

Efe için ilik, Efe için iyilik

Efe Sürekoğlu 9 yaşında. Minik Efe'ye geçen yılın mayıs ayında T hücreli ALL kanseri tanısı kondu.O da babam gibi Cerrahpaşa'nın meymenetsiz duvarlarına bakıyor. Doktorları 4 ay sonra hastalığın daha ileri evreye geçiceğini, eğer ilik bulunmazsa... tamamlamıcam bu cümleyi !

İnsanla hayvanı ayıran en önemli özellik sadece düşünmesi ve konuşması değildir, kan vermesidir !

Belki EFE olmaz ama başka binlerce EFE'ye umut olabilirsiniz. 

İstanbul Çapa Kemik İliği Bankasına ya da Ankara İbn-i Sina Kemik iliği bankasına kan verebilirsiniz.

Hayat geliyorum demiyor , geldimi de çok ağır koyuyor !

Ben yaşadım, karar sizin...

5 yorum:

  1. 'Herkes duyarlı olabilseydi keşke'lerini geçiriyorum kafamdan.

    YanıtlaSil
  2. sadece merak ettiğim bir şey var. 1999 yılında spor salonlarında 80.000 kişiden alınarak kurulan ilik bankasına ne oldu? o dönem bende ilik vermiştim. Bizim kaydımız alındı mı? hatta o örneklerin USA gittiğine dair spekülasyon bile çıkarıldı.. Şimdi ben zaten ilik bankasında kayıtlıyım diye rahat mı olmalıyım yoksa gidip tekrar kontrolünü yapmalımıyım???

    YanıtlaSil
  3. Turkiyede ilik icin kayitlar tutulmuyor. Degil belirttiginiz yillar gecen seneki kayit bile yok. Boyle basi bos ve karmasik sistem

    YanıtlaSil
  4. Tesadüfi şekilde karşılaştığım bu yazıda ne kadar çok şey bulduğumu tarif etmeye çalışsam bile tam anlatamayacağım sanırım. Adımı, benimle benzer kaderi paylaşan bir adamı, en önemlisiyse aynı sebepten kaybettiğim babamı buldum, koskoca 1.5 sene şahit olduğum o acıların ve çilenin minik Efe'de duruşunu düşünürken kalbimin sıkışmasına engel olamadım. O cümlenin nasıl tamamlanacağını bilmek değil olası sonucunu bu denli hissedebilirken, hesap gününde helal etmeyeceğim yetimlik hakkımı bütün bu sorumsuzlukların sahiplerine yıkıyor ve gidiyorum!

    YanıtlaSil