12 Nisan 2012 Perşembe

Ha bu uşak ne edeyi ?

Çok kalabalık bir ailenin bir garip üyesiyim. Ben de kabul ediyorum ki, farklı olmayı seven benim. Neden mi farklıyım ? Elhamdülillah Karadenizliyim ! Bu sıra dışılık diğer yörelerden olan insanlarımıza bir hakaret değil. Bu olay biz Karadenizlilerin sıra dışı bir yapıya sahip olmalarından gelir.


Bugün size farklı, farklı olmasıyla şirin, şirinlikle birlikte sıcak insanlardan yani biz Karadenizlilerden bahsedeceğim. Mantığın aranmadığı, insanlığın harcanmadığı, yeşili ile, doğası ile ciğerlere tabiat olan güzel Karadeniz...






Köylerimizden, memleketimizden göç etmiş ya da hayatın rüzgarına kapılmış pek çok Anadolu insanı ile örtüşen, birleşen bir hayattır biz Karadenizlilerin de yaşadığı...





Köy kahvaltısını bilmek, tereyağından yemek, temiz havadan şişmek,kara lastik ile dolaşmak,kara lahanaya doymak, uykunun tadını almak, yaylalarda dolanmak bence herkesin hakkı. Ama hayat şartları öyle bir zor ki, insanlar geçim derdinden bırakın tereyağını, anasını, babasını düşünemez hale gelmiş. Bu da bizim kültürel asimilasyonumuz...  Ama biz Anadolu insanı dağlarımızı bunun için kullanmayız ! Eşkiyalık bilmez, vatan aşığıyız !


İşte böyle güzel bir topraktan gelen bir bedenim ben. Tipik Karadeniz ailesinde, ataerkil yapı ile büyümüş, her ne kadar kulağımda küpe ile gezsem de, Karadeniz erkeğinin ruhunu damarlarımda yaşarım ben. İlk kulağıma küpeyi taktığımda babamın vereceği tepkiyi hiç merak etmiyordum. İnsan bildiği bir şeyi merak eder mi ? Ama bu anı ölümsüzleştirmek için hazırlıklarımı yaptım. Fotoğraf makinesini hazırladım ve o anı yakaladım. O fotoğraf hala odamda duruyor. Sıra dışı olmakta işte hayatımda böyle başlıyor...


Daha önceki yazılarımdan da bildiğiniz üzere, tüccar bir adamım tek oğluyum ben. Babamlar 9 erkek kardeş ve hiç halam yok. Amcamlar esnaf, kırtasiyeci, su tesisatçısı, muhasebeci vs gibi herkes tarafından bilinen meslekleri seçmişken, ben tiyatrocu olacağım dedim. Amcamın ilk tepkisi sigortalı bir iş bul demek oldu.


Okulumu bitirdikten sonra memlekete gittim. Herkes çok sıcak, misafirperver ve cana yakın. Burada misafir gelmesin diye insanlar didinirken, orada insanlar bize gel diye gözlerinin içine bakıyor. İşte o an masada ne olduğunun önemi yok. Benimle ekmeklerini değil, insanlığını paylaşıyor... Bu tüm Anadolu'da geçerli olan bir kültür ve ne mutlu bize...


Ertesi gün yolda Aziz amca ile karşılaştım. Aziz amca beni gördü ve...


- Ha bu Ahmet'in uşağu değil midur ?dedi. Tanıdığına emin olduktan sonra sıcak bir sohbet başladı.


- Ne edeysun uşağum , dedi.


Okulumu bitirdiğimi, artık tiyatrocu olduğumu söyledim. Kendisinin de ilk tepkisi, 'Sigortan var midur' oldu. Buradan anladım ki, amcam memlekete fazla uzak kalmamış. Daha sonra kendisine mesleğimi izah ettim. Ama maalesef başarılı olamadım. Son sözü ise 'Ha bu bokum bokum işlerle uğraşmayasun' oldu...




Bu yorumu başka biri yapsa tepkim kahkahalarla cevap vermek olmazdı. Ama buradaki insanlar o kadar içten ki, bunu benim iyiliğim için söylediğini anlamakta zorlanmıyorsun.


Aradan seneler geçti, bana iyi bir reklam ajansından teklif geldi. Teklifi kabul ettim ve artık reklamcı olmuştum. Bir zaman sonra tekrar memlekete gittiğimde şans bu ya Aziz amca ile tekrar karşılaştım. Bana ilk sorusu, ' Ha uşağum ne edeysun' oldu. Ortada senelerin birikimi, sigortalı bir iş ve iyi bir kariyer vardı. Kendisine gögüsümü gere gere 'reklamcıyım Aziz amca' dedim. Aziz amcada bana ' Tabela mi takaysun ' dedi. Şimdi durumu izah etmeye kalksam, dijital pazarlamadan girsem, sosyal medyadan çıksam ooo bir dünya iş. İsterlerse takıyoruz Aziz amca dedim. Bizum Hasan'un da bir işu var, citmeden ona da uğra uşağum' dedi.


İstanbul'a döndüğümde tabelasını takmadığım için Hasan Abi'nin bana kırıldığını öğrendim.


İşte böyle güzeldir Karadeniz'in doğası, yine söylüyorum iyi ki varsın Karadeniz insanı...





10 yorum:

  1. mükemmel olmuş, kalemine bereket:) uzun yıllar karadeniz insanlarıyla yaşadım ve gerçekten samimi insanlar. cansınız can:)

    YanıtlaSil
  2. Karadeniz insanını yeni yeni tanıyorumi üniversitenin birleştiriciliği sağolsun ve tanıdığım kadarıyla cana yakınlıkları sözden de öte bir gerçeklik. Bana Hatay'ı hatırlattı ve kelimelerimi güzel seçebilseydim ben de anlatabilmek isterdim orayı, samimiyetini ve en önemli özelliği olan birliğini, dışlamalardan uzak yapısını.

    YanıtlaSil
  3. Evet Karadeniz halkı gerçekten çok içten saf temiz ama Karadenizli nin birtek müteahhit olanından korkacaksın arkadaş, yakinen tanıdığım biri varki param var beni kimse ile aynı keseye koyamazsınız tavırlarına kıl oluyorum çıkıyor böyleleri nazarlık olsun onlarda değil mi :)

    YanıtlaSil
  4. Hemen her sene yaylalarda kamp yaparız. Bence yeryüzünde bir cennet varsa, Karadeniz'dir ora..

    http://charmofsmyrna.wordpress.com/2011/08/01/day-4/

    YanıtlaSil
  5. ah ah gıdıp yasamak gerek oralarda!
    bu arada blogunu yenı kesfettım, takıpteyım. benımkıne de beklerım.Sevgıler...:)

    http://zeysfashionroom.blogspot.com/

    YanıtlaSil
  6. tam da yazdığın gibidir benim insanım, tam da anlattığın gibidir Oralar... memleketini çok seven bir Karadenizli Trabzonlu olarak söylüyorum kalemine sağlık...:)

    YanıtlaSil
  7. Karadeniz candır, karadenizimin insanı candan ötedir..

    YanıtlaSil
  8. Hay ağzına sağlık bizi bu denli güzel anlatamazdın :) Yazılarını takip ediyorum ve gittikçe güzelleşiyor bence. Epeydir bakamıyordum neler kaçırdığımı şimdi farkettim.

    YanıtlaSil
  9. karadenizli degilim ama karadenizli olacagim ins :) en iyi arkadaslarim en sevdigim dostlarim hep mi karadenizlileri bulur bir insan kan cekiyo galiba. Ayrica yemekleri de cok guzel kuymak hamsili pilav karalahana adini hatirlamadigim sebzeli kek... Karnim acokti gercekten :)

    YanıtlaSil
  10. kaleminize sağlık, çok güzel bir yazı olmuş karadenizi ve oranın insanını anlatan... ben de bir karadenizli olarak, karadenizli olmaktan gurur duyuyorum...

    YanıtlaSil